Bloğumu açar açmaz şahane tepkilerin yanı sıra tabii ki kırılmalar oldu.
Henüz darılmalar bölümünde değiliz, belkide öyleyiz ama ben farkedemedim..
Elçin okur okumaz bana Whatsapp'tan mesaj attı tabi.. "O kadar işin vardı, yorgundun gelmeseydin canım doğumgününe"
Bıııırrrrrssssssssssssss
Toooosssssssssssssssssss
Evet duvara çarpmıştım...
İşte günlüğün açılmasının dezavantajları.
Anlatmak çok zor işte halini, durumunu en yakınındakilere bile..
Alındı mı, kırıldı mı, beni mi düşündü gerçekten önce hiç anlamadım.
Dedim ki Elçin ben senin için her yere gelirim. Gerçekten öyle ben Elçin için çok çok mühim bir şey olmazsa başıma gelen, gelecek, her şeyi yaparım. Ama o gün çok tuhaftım işte onun doğum gününe denk geldi, çok zorlandım giderken, halsiz ve bitkindim.. Denk geldi işte.. Aslında çok da uzatacak bir şey yok, ama alındı sanırım.. O da insanların zorla bir şey yapmamaları gerektiğini, bu konuda hassas olduğunu söyledi. Bende bunun bir günlük olduğunu alınmaması gerektiğini, ama işte artık size açtığım için daha dikkatli yazmam gerektiğini vurguladım o da hayır kendim olmam gerektiğini, yazabiliyorsam eğer her şeyi özgürce yazmam gerektiğini anlattı..
Yani biz şimdi ne konuştuk, sonucunda n'oldu?
Onun yazdıklarına ben bir süre, benim yazdıklarıma da en sonunda o cevap vermedi..
Havada asılı kala kaldık bugün.
O yüzden biraz asabım bozuktu akşam.
Yattık uyduk işte sabah oldu.
Aman sabahlar olmasın!
4 Mart 2014 Salı
3 Mart 2014 Pazartesi
Teslim Oluyorum, Tamam!
Tamam artık açıyorum..
Bloğumu açıyorum halka :) Yani arkadaşlarıma..
Sessiz sedasız yürüttüğüm blog maceramı bu çeneyle, bu karakterle, bu kendi kendimle kalmalıyım ama kalamam mümkün değil halimle ve tabi ki arkadaşlarımında isteğiyle açıyorum.
Kalamadım kendime, bi susamadım, ay benim bloğum dedim zart dedim zurt dedim, bazı arkadaşlarıma bak ben bu konuda bunu yazdım dur sana mail atayım dedim, gönderdim, gösterdim de vermedim, aman dedim, oy dedim yok olmadı. Kendime kalamadım. Demek ki ben kendine fazla, kendi kendine yetinemeyen, kendi yağıyla değil başkalarının salçalarıyla iyiyim.. Yine bu testten de başarısız oldum, tüm blog adresimi, seni beni taşıyorum artık. Anlatıyorum işte..
Yani ne kendimi büyüttüğümden, ne çok önemli laflar ettiğimden değilde, ne biliym belki dedim Sercan'la olanları, kendi içimdekileri yazarım, kimse bilmesin nolcak ne gerek var, eskiden günlüğü kim okurdu ki düşünceleriyle başlamıştım ama şimdi yeni hayatlar, çok çene ben, falan feşmekan dayanamadık. Böyle denilince de işte sanki Sercan'la sürekli her gün yeni bir olay yaşıyormuşuz da manyak mıyım neyim blog açmışım olanlara gibi duruyor. Yoo bebeğim, tahmin ettiğin gibi değil..
Yazının özeti bu...Haydi bakalım gelen gelsin yazılarıma, hoş gelsin o halde :)
Not: Geçen hafta kendi kendime doğumgünü kutlarım demiştim ama olmadı. Sercan ve Ablam bana çok güzel bir organizasyon yaptılar. Cafe de Paris, Suadiyede en sevdiklerimden bir demet akşam yemeğinde beni bekliyordu, pek cici saklamışlar ya son anda Meral ablam ağzından kaçırmasaydı bana da büyük bir doğum günü sürprizi olurdu.
Velhasıl yine kalabalık, yine ver coşkuyu ver coşkuyu doğumgünüsü oldu.. Çok güzel oldu.
Neyse oldu.
Oldu baay.
Bloğumu açıyorum halka :) Yani arkadaşlarıma..
Sessiz sedasız yürüttüğüm blog maceramı bu çeneyle, bu karakterle, bu kendi kendimle kalmalıyım ama kalamam mümkün değil halimle ve tabi ki arkadaşlarımında isteğiyle açıyorum.
Kalamadım kendime, bi susamadım, ay benim bloğum dedim zart dedim zurt dedim, bazı arkadaşlarıma bak ben bu konuda bunu yazdım dur sana mail atayım dedim, gönderdim, gösterdim de vermedim, aman dedim, oy dedim yok olmadı. Kendime kalamadım. Demek ki ben kendine fazla, kendi kendine yetinemeyen, kendi yağıyla değil başkalarının salçalarıyla iyiyim.. Yine bu testten de başarısız oldum, tüm blog adresimi, seni beni taşıyorum artık. Anlatıyorum işte..
Yani ne kendimi büyüttüğümden, ne çok önemli laflar ettiğimden değilde, ne biliym belki dedim Sercan'la olanları, kendi içimdekileri yazarım, kimse bilmesin nolcak ne gerek var, eskiden günlüğü kim okurdu ki düşünceleriyle başlamıştım ama şimdi yeni hayatlar, çok çene ben, falan feşmekan dayanamadık. Böyle denilince de işte sanki Sercan'la sürekli her gün yeni bir olay yaşıyormuşuz da manyak mıyım neyim blog açmışım olanlara gibi duruyor. Yoo bebeğim, tahmin ettiğin gibi değil..
Yazının özeti bu...Haydi bakalım gelen gelsin yazılarıma, hoş gelsin o halde :)
Not: Geçen hafta kendi kendime doğumgünü kutlarım demiştim ama olmadı. Sercan ve Ablam bana çok güzel bir organizasyon yaptılar. Cafe de Paris, Suadiyede en sevdiklerimden bir demet akşam yemeğinde beni bekliyordu, pek cici saklamışlar ya son anda Meral ablam ağzından kaçırmasaydı bana da büyük bir doğum günü sürprizi olurdu.
Velhasıl yine kalabalık, yine ver coşkuyu ver coşkuyu doğumgünüsü oldu.. Çok güzel oldu.
Neyse oldu.
Oldu baay.
24 Şubat 2014 Pazartesi
Bugün Benim Doğumgünüm!
Haydi bakalım kutlu olsun..
Şuracıkta kutlayayım kendimi rahatça.. İyi ki doğmuşum yahu..
Sayemde hayata kan geldi can geldi, aileye mutluluk geldi, iş yerine eğlence geldi, kocama kadın geldi (hahahah bu olmadı ama neyse)..
Bu abartılı şahane doğum günü mesajı sonrası, gerçeklere ve normallere dönelim. Yes ay em 31 yiğırs old.
30 ların başı işte..,
Geçen sene 30'un şokunu yaşadım bu sene 31'i gayet sünepe bir biçimde kutlamaktayım.. Yani hiç bir şey yapmıyorum, nedense çılgın eğlenceler falan olmadı bu sene.. Ee zaten pazartesiye gelmiş bir doğumgününden fazla şeyde beklememek lazım..
İş yerinde Hülyacığımın karanfilleriyle odaya girdim.. Daha sonra Erdem'ciğimin çiçeği, Gülistan'ın kanaviçe işlediği havlu, şimdi de Pınar'ın aldığı kitap ve minik tablosu... Şimdilik günümü güzelleştirenlerle çok mutlu bir pazartesindeyim bakmayın, ne güzel iyi ki varlar, kutlayan, seven, gelen, giden, yazan herkes...
Nice mutlu sağlıklı sevgi dolu yaşlara inşallah.. Kendime ödül, bugün bolca yemek yiyeyim o halde :))
Şuracıkta kutlayayım kendimi rahatça.. İyi ki doğmuşum yahu..
Sayemde hayata kan geldi can geldi, aileye mutluluk geldi, iş yerine eğlence geldi, kocama kadın geldi (hahahah bu olmadı ama neyse)..
Bu abartılı şahane doğum günü mesajı sonrası, gerçeklere ve normallere dönelim. Yes ay em 31 yiğırs old.
30 ların başı işte..,
Geçen sene 30'un şokunu yaşadım bu sene 31'i gayet sünepe bir biçimde kutlamaktayım.. Yani hiç bir şey yapmıyorum, nedense çılgın eğlenceler falan olmadı bu sene.. Ee zaten pazartesiye gelmiş bir doğumgününden fazla şeyde beklememek lazım..
İş yerinde Hülyacığımın karanfilleriyle odaya girdim.. Daha sonra Erdem'ciğimin çiçeği, Gülistan'ın kanaviçe işlediği havlu, şimdi de Pınar'ın aldığı kitap ve minik tablosu... Şimdilik günümü güzelleştirenlerle çok mutlu bir pazartesindeyim bakmayın, ne güzel iyi ki varlar, kutlayan, seven, gelen, giden, yazan herkes...
Nice mutlu sağlıklı sevgi dolu yaşlara inşallah.. Kendime ödül, bugün bolca yemek yiyeyim o halde :))
13 Şubat 2014 Perşembe
Fazla Sosyallik Mevzusunu Açalım Biraz...
Evet yine şapşal Merkür rötarda, oldukça zorlu iletişim yollarından geçiyorum, herkes her dediğimi yanlış anlıyor, talihsizlikler beni buluyor falan.. Neyse ben geçen hafta yarım kalan sosyallikten ölme halimi yazacaktım..
Geçen hafta..İnsaflı olalım, normal mi bir düşünelim...
01 Şubat Elçin'in Doğumgünü: Zaten bloğumda yazmıştım sıkılarak gittim ama gittim diye Bakınız: "Hafta Başı, Salla Başı, Al Maaşı"
Ay bu bağlantılar nasıl yapılıyor öğrenmem gerek.. Neyse çirkin oldu ama oldu. Hmm özetle: Taksim Teras'te Yemek ve Babylon Loung'da Radyo Eksen partisi
04 Şubat Klasik Kemençe dersi: Klasik program, her salı böyle..
05 Şubat Seval-Muzaffer Davet: Lale'nin arkadaşı (Lale kayınvalidem, yazmış mıydım daha önce günlük?) Seval ve Muzaffer'in evliliklerinin 14. yılı sebebiyle oturdukları sitenin sosyal tesisinde verdikleri yemeli, içmeli, müzikli davet.. Çok güzel bir geceydi, bol tangolu, danslı ve oldukça güzel yemekli..
07 Şubat Özcan Abinin Doğumgünü: Evet Cuma akşamı yemek sonrası Özcan abimizin doğumgününü kutlamaya onlara çaya gittik, Özcan abinin sevdiği börekten yaptım bir de minik hediye çok hoşlarına gitti.
8 Şubat Cumartesi..BoMbA GüN:
Sabah Kahvaltı: Kuzen Banu'da. Amcamlar, annem abim herkes büyük geniş bol yemeli kahvaltı..
Öğlen Yemeği: Elçin ve Kamer ile birlikte dışarıda.
Akşam Üzeri: Umre'ye giden teyzemde.. Ona ve diğer teyzeme yaptırdığım hediyeyi verdim, bol dualar ettim falan..
Akşam: Diğer teyzem, diğer Umre hediyesi
Gece: Annem... Neymiş ona da uğramam gerekiyormuş çünkü bilmem nereden sipariş ettiği tereyağını almam gerekmiş :)
Oki aldım...
9 Şubat Pazar, Anadolu Kavağı'nda Kahvaltı: Haftalar öncesinden konuşulmuş, üniversiteden arkadaşlarımla planlanmış kahvaltı.. Gitmesem olmaz, çok ayıp! Gittim.. Sercan'ı yataktan kaldırmayı bir bana bir Allah'a sorunuz... Neyse Elif-Cem ve Dilşad-Apo ile güzel bir kahvaltı..
Öğle: Sabah mesaj atan İlkim'le Fenerbahçe'de buluşma.. "Ilgın sen yorulma, biliyorum tez yazmak için kendini eve kapattın ama ben gelirim senin oralara kahve içmeye".. Bennn kendimi kapattım ha? :) iyiymiş...
Tabii ki kıramadım ve geldi yemek yedik, sohbet derken. Tatlı belam Elçin'im aradı beni :)) Nerdesin seni göreceğim diye.. Bende satayım anasını gel sende gel Fenerbahçedeyim dedim. Neyse geldi İlkimle tanıştı ay biz bir muhabbet bir muhabbet oofff! Çok güzel bir akşamdı.. Ama ben saat 7 gibi kalkmayı istedim, sanırım Elçin'e biraz ayıp oldu ama kafam kazan olmuştu genel olarak.. Neyse eve gelip yaklaşık bir saat sessizce oturdum...
12 Şubat Çarşamba: Sercan'ın stüdyoya girmesini fırsat bilerek annemi çağırdım gel bizde kal kız kıza oturalım diye, o da eski komşumuz Fatma ablayı da çağırdı derken ben yine mutfakta börek, çörek çay taşımaca :)) Ama güzeldi yinede... Mustafa öldü +Muhteşem Yüzyıl (Ask-i Derûn) 'da bi baktık biraz kapattık falan.. Sonra baktım sosyal medya yıkılmış.. Diziyi izlemiyorum ama etkilemiş sanırım herkesi..
Bugünnnn?:)))
13 Şubat Perşembe Kuzenlerle taksimde buluşup meyhane yapacağız.. Denizli'den kuzenim geldi napalım :))
Yarın ise Semra, Nihan, Duygu grubu ve kocalar ve ve ve bekar erkeklerle (Sercan'ın arkadaşları) Yelken Kulüp'te Ata'yı dinlemeye gideceğiz.. Romantik Sevgililer günü hali.. (mi?) :)) Çöpçatanlık işte.. Semra ve Duygu'ya Burak, Deniz ve ya İbo..Düşündük biz ama bilmem :))) Neyse komik bişiler...
EEE Normal mi bunlar?
Bence değil..
Bunların ikisini üstüste yapıp bayılanı biliyorum..
Neyse Allah sağlık sıhhat ve böyle bol sevilmeyi nasip etsin herkese, sonuçta herkes kıymet veriyor da beni görmek istiyor ya da davet ediyor, yine bir çok şükür yeni bir çok şükür...
Ps: Geçen haftaya dair elimde kalan tek görsel teyzemlere yaptırdığım Umre hediyesi,el işi kristal tespihler.. Güzel oldu mu ki acaba, beğendiler ama.. Bilemedim.
Geçen hafta..İnsaflı olalım, normal mi bir düşünelim...
01 Şubat Elçin'in Doğumgünü: Zaten bloğumda yazmıştım sıkılarak gittim ama gittim diye Bakınız: "Hafta Başı, Salla Başı, Al Maaşı"
Ay bu bağlantılar nasıl yapılıyor öğrenmem gerek.. Neyse çirkin oldu ama oldu. Hmm özetle: Taksim Teras'te Yemek ve Babylon Loung'da Radyo Eksen partisi
04 Şubat Klasik Kemençe dersi: Klasik program, her salı böyle..
05 Şubat Seval-Muzaffer Davet: Lale'nin arkadaşı (Lale kayınvalidem, yazmış mıydım daha önce günlük?) Seval ve Muzaffer'in evliliklerinin 14. yılı sebebiyle oturdukları sitenin sosyal tesisinde verdikleri yemeli, içmeli, müzikli davet.. Çok güzel bir geceydi, bol tangolu, danslı ve oldukça güzel yemekli..
07 Şubat Özcan Abinin Doğumgünü: Evet Cuma akşamı yemek sonrası Özcan abimizin doğumgününü kutlamaya onlara çaya gittik, Özcan abinin sevdiği börekten yaptım bir de minik hediye çok hoşlarına gitti.
8 Şubat Cumartesi..BoMbA GüN:
Sabah Kahvaltı: Kuzen Banu'da. Amcamlar, annem abim herkes büyük geniş bol yemeli kahvaltı..
Öğlen Yemeği: Elçin ve Kamer ile birlikte dışarıda.
Akşam Üzeri: Umre'ye giden teyzemde.. Ona ve diğer teyzeme yaptırdığım hediyeyi verdim, bol dualar ettim falan..
Akşam: Diğer teyzem, diğer Umre hediyesi
Gece: Annem... Neymiş ona da uğramam gerekiyormuş çünkü bilmem nereden sipariş ettiği tereyağını almam gerekmiş :)
Oki aldım...
9 Şubat Pazar, Anadolu Kavağı'nda Kahvaltı: Haftalar öncesinden konuşulmuş, üniversiteden arkadaşlarımla planlanmış kahvaltı.. Gitmesem olmaz, çok ayıp! Gittim.. Sercan'ı yataktan kaldırmayı bir bana bir Allah'a sorunuz... Neyse Elif-Cem ve Dilşad-Apo ile güzel bir kahvaltı..
Öğle: Sabah mesaj atan İlkim'le Fenerbahçe'de buluşma.. "Ilgın sen yorulma, biliyorum tez yazmak için kendini eve kapattın ama ben gelirim senin oralara kahve içmeye".. Bennn kendimi kapattım ha? :) iyiymiş...
Tabii ki kıramadım ve geldi yemek yedik, sohbet derken. Tatlı belam Elçin'im aradı beni :)) Nerdesin seni göreceğim diye.. Bende satayım anasını gel sende gel Fenerbahçedeyim dedim. Neyse geldi İlkimle tanıştı ay biz bir muhabbet bir muhabbet oofff! Çok güzel bir akşamdı.. Ama ben saat 7 gibi kalkmayı istedim, sanırım Elçin'e biraz ayıp oldu ama kafam kazan olmuştu genel olarak.. Neyse eve gelip yaklaşık bir saat sessizce oturdum...
12 Şubat Çarşamba: Sercan'ın stüdyoya girmesini fırsat bilerek annemi çağırdım gel bizde kal kız kıza oturalım diye, o da eski komşumuz Fatma ablayı da çağırdı derken ben yine mutfakta börek, çörek çay taşımaca :)) Ama güzeldi yinede... Mustafa öldü +Muhteşem Yüzyıl (Ask-i Derûn) 'da bi baktık biraz kapattık falan.. Sonra baktım sosyal medya yıkılmış.. Diziyi izlemiyorum ama etkilemiş sanırım herkesi..
Bugünnnn?:)))
13 Şubat Perşembe Kuzenlerle taksimde buluşup meyhane yapacağız.. Denizli'den kuzenim geldi napalım :))
Yarın ise Semra, Nihan, Duygu grubu ve kocalar ve ve ve bekar erkeklerle (Sercan'ın arkadaşları) Yelken Kulüp'te Ata'yı dinlemeye gideceğiz.. Romantik Sevgililer günü hali.. (mi?) :)) Çöpçatanlık işte.. Semra ve Duygu'ya Burak, Deniz ve ya İbo..Düşündük biz ama bilmem :))) Neyse komik bişiler...
EEE Normal mi bunlar?
Bence değil..
Bunların ikisini üstüste yapıp bayılanı biliyorum..
Neyse Allah sağlık sıhhat ve böyle bol sevilmeyi nasip etsin herkese, sonuçta herkes kıymet veriyor da beni görmek istiyor ya da davet ediyor, yine bir çok şükür yeni bir çok şükür...
Ps: Geçen haftaya dair elimde kalan tek görsel teyzemlere yaptırdığım Umre hediyesi,el işi kristal tespihler.. Güzel oldu mu ki acaba, beğendiler ama.. Bilemedim.
11 Şubat 2014 Salı
Bir Minik Ofis Böceğiyim!
O halde sondan başlayalım.
Şu anda iş yerindeyim ve çalışırken müzik dinleme
çabasındayım. Bunun onlarca ama onlarca sebebi var. İlk olarak odamın
genişliği, büyüklüğü bunun nedeni. Tabii ki sadece fiziksel büyüklüğü değil
mevzu, insan dolu, 20 kişi aynı odadayız. Hepsinin çayı, çişi, kahvesi,
telefonu derken içerisi acayip bir gürültüyle sarsılmakta, haaa muhabbetlerini
de demiyorum..! İşe 09.30’da gelen Nihat Bey her sabah vapur maceralarını ya da
kafasına takılan bir soruyu, ya da ailevi mevzularını yada teknoloji
problemlerini bağıra bağıra bir masadan diğerine anlatmasa olmaz, gerçekten
rahatlamaz…O yüzden bana müzik sistemi lazım, sağlamından!Telefona ve ya
bilgisayara yüklenilen müziklerden baymış durumdayım.. Ancak çalıştığımız
bilgisayarlarla hiçbir siteye giremiyoruz. Bırak Youtube, Facebook’u radyo bile
dinleyemiyoruz.. Tüm siteler engelli!Oh shittt…İşte tam bu noktadayım…!!
Neyse yinede bir hal çare bulunuyor tüm çözümsüzlüklere,
kaçak göçek bir siteye girdim, şimdi oradan bir iki şarkı dinlemekteyim..Aslında
ben geçen haftamı nasıl geçirdiğimi yazacaktım ama tam radyo muhabbeti yaparken
biri tepemdeki ışığı kapattı..Tam da şu an okuyucum! Işıklar çiftli yanıyor ve
4 masanın ikisini bir tanesi, diğer ikisini bir tanesi aydınlatıyor.. Bilgisayara bakarken parladığından kapatmak
istedi, ama ben karanlıkta kaldım..Off en sevmediğim şey karanlıkta çalışmak
çok zor…Ay Allahım yazım amacından saptı, iş yeri ve hımbıllıkları adlı esere
dönüştü.. Yazıyı ikiye bölelim o halde..
Şimdilik bu bu kadar, radyom çalışmıyor, ışığımı kapattılar
ve gürültü devam ediyor.
Bol performans, bol verimlilik diliyorum herkese, ıkının
tıkının işinizi yapın misal şu an ben öyleylim….
3 Şubat 2014 Pazartesi
Hafta Başı, Salla Başı, Al Maaşı
Pazartesi sendromunda değilim, sadece hayallerim var..
Misal hemen akşam olsun, eve gideyim spor yapayım.
Hemen akşam olsun Klasik Kemençe'me kavuşayım gibi..
Oldukça makul ve yerinde istekler bence.
İş yerine gelip sevgili arkadaşım Kübra'nın bilmemne evlerinin çekilişine katılması ve çekiliş sonuçları hikayesi, bilmem kaçıncı evini satın alıyor alması lakırdılarından baymış, tatil dönüşü büyük bir hırs içinde sabahın 8'inde bunlardan konuşuyor olmasını oldukça hayretlerle izliyor durumdayım. Oysa ben, elimdeki minnicik parayla ikinci el araba bile seçmeyi becerememişken insanlardaki bu hırs, beceri ve para manyaklığıyla dolu yaşam stillerini takdirle izliyorum.. Benimse eve gideyimde yukardakilere ek olarak bir de zeytinyağlı kereviz pişireyim, ooh mis gibi yeriz yoğurtla hayallerim bu noktada oldukça saf sanırım sevgili okuyucu..
Hafta sonu geçti, sosyallik meselesini merak edenler için açayım.. Cumartesi sabahı 9'da uyandım ve kendime "yooo hayır ben buna hazır değilim" dedim.. Oysa ki kalmalıydım, kahvaltı etmeli 1 saat beklemeli spor yapmalı ve şahane mi şahane bir cumartesi geçirip akşamda Elçin'in doğum gününe gitmeliydim.. Ama uyanamadım, olmadı, tekrar yattım be uyandığımda saat 12 idi.. Kalktım ve gerçekten kolumu kıpırdatacak halim yoktu. Kahvaltı, biraz tv karşısında dinlenmece, vitaminler derken azıcık enerji bulup sporumu yaptım, sonra tekrar nakavt.. Uyu uyu uyu.. Koca cumartesi uyudum. Elçin'in doğum gününe gittim ama zooorla zorla gittim ve orada zoorla zooooooorla durdum...
+Asmalı Mescit'de +Tavan Arası'nda yenilen yemekten sonra +Babylon Lounge'a gittik ve +Radyo Eksen'in partisindeydik. Ben açıkçası pek eğlenmedim. Ya bir şeyi yapmak istemiyorsam zorla aman kimse kırılmasın diye yapıyorsam gerçekten olmuyor, çok zorlanıyorum. Elçin bunu pek anlamadı yüzüm hep gülüyordu gerçi ama, 1 gibi kalktık ve n'oldu sıkıldınız mı sorularından pazar günü dahil olmak üzere pek kurtulamadım :)) Yok Elçin çok eğlenceliydi niye sıkılalım? Zaten Elçin'in ne suçu var benim şapşallığım...
Pazar desen yine bi halsizlik ve betim benzimin atma durumu.. Evden çıkamadım.
Çıkamadık..
Sercan geçtiğimiz hafta aldığı bas gitarın sevinciyle evde sürekli bas çalıştı, gitti ufak bir amfi-anfi?? aldı..
Ben ise klasik kemençemle mümkün olduğunca uzun bir pazar geçirdim..
Zaman aktı gitti işte okuyucu..
Ps. Bu da bas gitarımız
Misal hemen akşam olsun, eve gideyim spor yapayım.
Hemen akşam olsun Klasik Kemençe'me kavuşayım gibi..
Oldukça makul ve yerinde istekler bence.
İş yerine gelip sevgili arkadaşım Kübra'nın bilmemne evlerinin çekilişine katılması ve çekiliş sonuçları hikayesi, bilmem kaçıncı evini satın alıyor alması lakırdılarından baymış, tatil dönüşü büyük bir hırs içinde sabahın 8'inde bunlardan konuşuyor olmasını oldukça hayretlerle izliyor durumdayım. Oysa ben, elimdeki minnicik parayla ikinci el araba bile seçmeyi becerememişken insanlardaki bu hırs, beceri ve para manyaklığıyla dolu yaşam stillerini takdirle izliyorum.. Benimse eve gideyimde yukardakilere ek olarak bir de zeytinyağlı kereviz pişireyim, ooh mis gibi yeriz yoğurtla hayallerim bu noktada oldukça saf sanırım sevgili okuyucu..
Hafta sonu geçti, sosyallik meselesini merak edenler için açayım.. Cumartesi sabahı 9'da uyandım ve kendime "yooo hayır ben buna hazır değilim" dedim.. Oysa ki kalmalıydım, kahvaltı etmeli 1 saat beklemeli spor yapmalı ve şahane mi şahane bir cumartesi geçirip akşamda Elçin'in doğum gününe gitmeliydim.. Ama uyanamadım, olmadı, tekrar yattım be uyandığımda saat 12 idi.. Kalktım ve gerçekten kolumu kıpırdatacak halim yoktu. Kahvaltı, biraz tv karşısında dinlenmece, vitaminler derken azıcık enerji bulup sporumu yaptım, sonra tekrar nakavt.. Uyu uyu uyu.. Koca cumartesi uyudum. Elçin'in doğum gününe gittim ama zooorla zorla gittim ve orada zoorla zooooooorla durdum...
+Asmalı Mescit'de +Tavan Arası'nda yenilen yemekten sonra +Babylon Lounge'a gittik ve +Radyo Eksen'in partisindeydik. Ben açıkçası pek eğlenmedim. Ya bir şeyi yapmak istemiyorsam zorla aman kimse kırılmasın diye yapıyorsam gerçekten olmuyor, çok zorlanıyorum. Elçin bunu pek anlamadı yüzüm hep gülüyordu gerçi ama, 1 gibi kalktık ve n'oldu sıkıldınız mı sorularından pazar günü dahil olmak üzere pek kurtulamadım :)) Yok Elçin çok eğlenceliydi niye sıkılalım? Zaten Elçin'in ne suçu var benim şapşallığım...
Pazar desen yine bi halsizlik ve betim benzimin atma durumu.. Evden çıkamadım.
Çıkamadık..
Sercan geçtiğimiz hafta aldığı bas gitarın sevinciyle evde sürekli bas çalıştı, gitti ufak bir amfi-anfi?? aldı..
Ben ise klasik kemençemle mümkün olduğunca uzun bir pazar geçirdim..
Zaman aktı gitti işte okuyucu..
Ps. Bu da bas gitarımız
1 Şubat 2014 Cumartesi
30 Ocak 2014 Perşembe
Sorun Şu: Fazla Sosyallik, Çok Akraba ve Çok Arkadaş...
Ben daha normal bir insan olabilirdim.. Evet bu kadarı fazla, çok fazla..
Günler günleri kovalarken Ilgın ne yapıyordu? Acaba neden kendine vakit ayıramıyordu? Şatatatatammmm.
Son 3 haftadır eve gelen misafirin haddi hesabı yok. Hemde Cuma-Cumartesi pas geçmeden. Kimler mi geldi?
1. Cuma: Kuzenler Emine ve Yeşim.. Emine'nin yakın arkadaşı evlenecek ve benden kıyafet bakacaktı. Bize geldikler yemek, içmek bol muhabbet şahaneydi. Elbise de buldu, fuşya elbisem yine giyildi, ne bereketli elbiseymiş yahu.. Kuzenlerime ölürüm!Kimselere vermem, değişmem.. Biriciklerim. Elbise de böyle bir şey. Alfa Beta Abiye'den..
1. Cumartesi: Hala kızı Dilek.. Halamın benim düğünüm esnasında çok çok hasta olması, düğünüme gelememesi ve yaklaşık 1 sene evvel onu kaybetmemizin ardından, Dilek nihayet bana hayırlı olsuna kahvaltıya geldi, uzun uzun oturduk..
2. Cuma: Sercan'ın arkadaşı Emrah geldi, uzun uzun sohbet muhabbet ve birlikte Kinect oynadılar, gecenin körüne kadar ki ertesi gün misafirim olduğundan, gözünün içine baktım gitmesi için, yeminle! Ayıp ama napim çok yorgundum. Neyse 1,5 gibi gitti hemencik yattım uyudum..
2. Cumartesi: Çocukluk arkadaşlarım Aylin ve Yasemin.. Aylin'in 2 yaşındaki güzel kızı.. Çok güzel bir gündü, çok oturduk uzun uzun.. Mahalle arkadaşım ya top koşturmuştuk, şarkıcılık oynamıştık, ip atlamıştık.. Evet hepsini yaptık biz.. Onlarla yıllar sonra çay muhabbeti yapmak ne güzeldi..
3. Cuma: Ankara'dan teyzem geldi, annem ve buradaki teyzem.. Çaya geldiler ve bir önceki gece tabii ki 4 saat mutfakta geçirdim ben. İşten geldiğimde hiç bir şey yetiştiremem çünkü, pek mümkün değil.. Çok tatlılardı güzel güzel minnoş minnoş.. Canlarım onlar!
3. Cumartesi: Sercan'ın annesinin yani kayınvalidemin arkadaşı geldi. Herkes şaşırıyor "nee kayınalidenin arkadaşını mı çağırdın?" :)) Hahaahaaa millet kayınvalidesini eve sokamazken ben oo arkadaşı, anası, zıbırı, torunu, tulumu bayılırım.. Napim insan seviyorum onlarda beni..Gelmek isteyene yok gelme mi diyeyim?
SOOOOO, Yorgunluktan bitik durumdayım! Bu hafta sonu kimse gelmicek, kimseyi çağırmadım. Ama durup dinleniyor muyum? Hayıııııııııııııııııııııırrr... Gelelim ikinci sorunsala...
Bu hafta sonu Elçin'in doğumgünü var, cumartesi, pazar için de taa geçen haftadan Dilşad ve Elif'le kahvaltı edeceğiz, eşli meşli, Anadolu Kavağı'nda, 8'inde Nihan'ın doğumgünü var, o da yemeli içmeli bilmem kaç yüz milyona doğum günü yapıyor. Yani aslında benim tüm bunlara gitmeyip oturup ders çalışmam gerek.. Zaten hepsine mümkün değil Sercan'ı götüremem.. Hem madden hem ruhen biz o kadar organizasyonda olamayız... Ay kimi nasıl red edeceğim hiç bir fikrim yok.. Bunalımdayım, fazla fazla fazla her şey fazla..
Gerçekten maddi yönünü halletsek bile Sercan'ı götüremem.. Ben giderim bayıla bayıl ama götüremem onu. Off Uyumlu ve herşeye oki diyen bir koca örneği var mı acaba dinlemek isterim, tanışmak imza almak falan isterim..
Çok bunaldım cıkır cıkır insanlardan, annemi ablamı abimi göremedim resmen.. Bana tripliler haklılarda.. Millet sadece aileyi görüyor bir iki de arkadaş..
Ben maşallaaahhh...
Off sosyal bir böceğim. Evet o benim..
PS. Bu da o güzel fuşya elbisem, giymeye doyamadım, giydim eskittim...

Günler günleri kovalarken Ilgın ne yapıyordu? Acaba neden kendine vakit ayıramıyordu? Şatatatatammmm.
Son 3 haftadır eve gelen misafirin haddi hesabı yok. Hemde Cuma-Cumartesi pas geçmeden. Kimler mi geldi?
1. Cuma: Kuzenler Emine ve Yeşim.. Emine'nin yakın arkadaşı evlenecek ve benden kıyafet bakacaktı. Bize geldikler yemek, içmek bol muhabbet şahaneydi. Elbise de buldu, fuşya elbisem yine giyildi, ne bereketli elbiseymiş yahu.. Kuzenlerime ölürüm!Kimselere vermem, değişmem.. Biriciklerim. Elbise de böyle bir şey. Alfa Beta Abiye'den..
1. Cumartesi: Hala kızı Dilek.. Halamın benim düğünüm esnasında çok çok hasta olması, düğünüme gelememesi ve yaklaşık 1 sene evvel onu kaybetmemizin ardından, Dilek nihayet bana hayırlı olsuna kahvaltıya geldi, uzun uzun oturduk..
2. Cuma: Sercan'ın arkadaşı Emrah geldi, uzun uzun sohbet muhabbet ve birlikte Kinect oynadılar, gecenin körüne kadar ki ertesi gün misafirim olduğundan, gözünün içine baktım gitmesi için, yeminle! Ayıp ama napim çok yorgundum. Neyse 1,5 gibi gitti hemencik yattım uyudum..
2. Cumartesi: Çocukluk arkadaşlarım Aylin ve Yasemin.. Aylin'in 2 yaşındaki güzel kızı.. Çok güzel bir gündü, çok oturduk uzun uzun.. Mahalle arkadaşım ya top koşturmuştuk, şarkıcılık oynamıştık, ip atlamıştık.. Evet hepsini yaptık biz.. Onlarla yıllar sonra çay muhabbeti yapmak ne güzeldi..
3. Cuma: Ankara'dan teyzem geldi, annem ve buradaki teyzem.. Çaya geldiler ve bir önceki gece tabii ki 4 saat mutfakta geçirdim ben. İşten geldiğimde hiç bir şey yetiştiremem çünkü, pek mümkün değil.. Çok tatlılardı güzel güzel minnoş minnoş.. Canlarım onlar!
3. Cumartesi: Sercan'ın annesinin yani kayınvalidemin arkadaşı geldi. Herkes şaşırıyor "nee kayınalidenin arkadaşını mı çağırdın?" :)) Hahaahaaa millet kayınvalidesini eve sokamazken ben oo arkadaşı, anası, zıbırı, torunu, tulumu bayılırım.. Napim insan seviyorum onlarda beni..Gelmek isteyene yok gelme mi diyeyim?
SOOOOO, Yorgunluktan bitik durumdayım! Bu hafta sonu kimse gelmicek, kimseyi çağırmadım. Ama durup dinleniyor muyum? Hayıııııııııııııııııııııırrr... Gelelim ikinci sorunsala...
Bu hafta sonu Elçin'in doğumgünü var, cumartesi, pazar için de taa geçen haftadan Dilşad ve Elif'le kahvaltı edeceğiz, eşli meşli, Anadolu Kavağı'nda, 8'inde Nihan'ın doğumgünü var, o da yemeli içmeli bilmem kaç yüz milyona doğum günü yapıyor. Yani aslında benim tüm bunlara gitmeyip oturup ders çalışmam gerek.. Zaten hepsine mümkün değil Sercan'ı götüremem.. Hem madden hem ruhen biz o kadar organizasyonda olamayız... Ay kimi nasıl red edeceğim hiç bir fikrim yok.. Bunalımdayım, fazla fazla fazla her şey fazla..
Gerçekten maddi yönünü halletsek bile Sercan'ı götüremem.. Ben giderim bayıla bayıl ama götüremem onu. Off Uyumlu ve herşeye oki diyen bir koca örneği var mı acaba dinlemek isterim, tanışmak imza almak falan isterim..
Çok bunaldım cıkır cıkır insanlardan, annemi ablamı abimi göremedim resmen.. Bana tripliler haklılarda.. Millet sadece aileyi görüyor bir iki de arkadaş..
Ben maşallaaahhh...
Off sosyal bir böceğim. Evet o benim..
PS. Bu da o güzel fuşya elbisem, giymeye doyamadım, giydim eskittim...

Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)