Sürekli yazman gerekiyor.
Yazamadığında her şey eksikmiş gibi..
Ama öyle tempolu bir hafta geçirdim ki.. Bende inanamadım, bilgisayarın başına oturamadım ey okuyucu!
Öncelikle aklıma şöyle bir şey geldi, bir küçük açıklama..
Ben bloğu günlük niyetine yazmaya başladım aslında, o yüzden ne Facebook'da ne Twitter'da bloğumu paylaştım.. Arkadaşlarımdan kimse bilmiyor ne yaptığımı. Mantığı basit aslında, rahat olmak istedim, ne düşünüyorsam yazmak istedim, ne yaptıysam.. Çünkü Twitter ya da Facebook'da öyle ya da böyle izleniyorsun, eleştiriliyorsun.. Derdim eleştirilmemek de değil ya, hesap vermemek, takılmamak. Olduğu gibi olması için.. O yüzden kendi fotolarımıda eklemiyorum bloğa.. Bilseniz ne güzel bir kızımm :)) hahaha :))
Neyse bundan sonra ne olur bilmem, değişir belki fikrim, ama şimdilik iyi..
Sooooo... Sonrasında bir farkettim bloğa birilerinin gelip okuması çok güzel ama kayıt yaptırmadıkları için eziğin önde gideniyim!!:) Bende bilirdim arkadaşlarımı buraya toplamayı sayın okuyucu ama işte asıl olay bana ve sana olduğundan yapmıyorum.. Egom yerlerde, kendimi değersiz falan hissediyorum Biri bloğumu okusada kaydolsa ya..:(
Neyse.. Bu içsel serzenişler bir yana, geçtiğimiz hafta sonu yani 24 Kasım'da, eşim ve arkadaşlarımızla Maşukiye'ye gittik. Sapanca... Sapanca'yı biliyordum ama bu tarafını hiç görmemiştim. Kartepe, kışın kayak yapılabilen çok güzel bir merkez. Maşukiye ise çok güzel bir kasaba. Sonbahar yapraklarıyla, harika bir havayla karşıladı bizi. Çok güzel bir gün geçirdik, hava bir güzel bir sıcak.. Oh nefes aldım, yürüdük yemek yedik.. Bir piknik organizasyonuydu aslında, ama sonbahar o kadar güzeldi ki..
Ve güzel bir haftasonunun ardından hafta başladı. Pazartesi günü işe geldiğimde iş arkadaşlarımdan ikisinin tartışmasının ortasında buldum kendimi. Aslında benimle hiç ilgisi yok ama, iki üniversiteden arkadaş, iki yakın dost birbirlerinin hayatından çıkarmak istercesine, hatta isteyerek, hiç konuşmuyorlar şu an. Bir patlama, bir birikme sanırım yaşadıkları. Ama ben böyle şeylerde pek üzülüyorum, bilmiyorum çok gereksiz işler, çok değersiz durumlar.. Olmaması lazım, ne olursa olsun, birlikte yılların var, onlarca paylaşmışlığın var, gözleriniz var ortada. Noluyor yani?
Pazartesi akşamı şahane bir yemek. Twitter dostlarımla birlikteydim. Malesef isim veremeyeceğim ama herkesin tanıdığı isimler vardı aralarında, çok güzel geçti. +İzzet Çapa'nın Limonata'sına gittik, Nişantaşı'nda.. Yemekler şahane, bayıldım. Ah o çıtır mantı, o tatlılar.. Aman Allah'ım! Diyetisyenimle gitmeseydim iyiydi ama, neyse yedik bir şeyler :)
Ve salı, nihayet tez özetim danışmanımı geçti, bölüm başkanı ve enstitüye gidecek. Bundan sonrasına bakacağız.. Bir küçük adımcık daha bitti.
Ve hayatımın en önemli parçası... Klasik Kemençe.. Bir sene ara verdikten sonra tekrar başladım.. Çok mutluyum, bunu öyle geçiştiremeyeceğim arkadaşlar, bir gün uzun uzun yazacağım bununla ilgili.. Başka sulardayım, başka dünyaların kapısı o benim için..
Bugün güzel Cuma :) Gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel gün.. Akşam bizimkiler bizimkilere gelecek. Dünürler buluşacak yani :) Yarına ise o kadar güzel planlarım var ki.. Ne mi? Evdeyim... Okuyacağım, kemençemle buluşacağım, spor yapacağım, ohh evimdeyim. Misss!
Notcuk or Notçuk: Resimlerin adresi http://www.masukiye.com/resimler.html. Ama aynen öyleydi benim gördüğümde, tam sonbahar. Haydi sizde karına kışına gidin ;))