Unutmayacak ne var Ekim ayında, 2013 yılında diye sordum kendime..
İşe gidiyorum, doktoramı yapıyorum, bir evim var, sokakta kedilerim, bahçede köpeğim, annemin evinde bıraktığım kedim..
Ekim aynının süsü püsü nedir dersen, bilemem çıkaramadım şimdi..
Dün arkadaşımın bebeğini görmeye gittim, ismi "Desen" annesi grafiker olunca isimde farklı ve ilintili oluyor, böyle güzel, tatlı, gülümseyen minik bir şey..İnsan başkalarının çocuğunu sevince kayboluyor, kopuyor zamandan.. Seviyorsun sadece, gülüyorsun.. Adı bu! Kopma eylemi.. Hele de minicik olunca, sadece gülümsetmeye çalışıyorsun onu, aklından her şey çıkıveriyor, uçuveriyor...
Anne olunca aynı mı acaba? Anneler dünyanın en güzel şeyi dedikleri, onun gülümsemesiyle her şeyi unuturum dedikleri bir olayın içindeler nihayetinde. Annelikte sonsuzluk var, ama "ama"larda var..
-Anne olmayı dünyada bir şeye değişmem, ama uykusuzum..
Ama gazı
Ama yemek yemiyor..
Anne olmak eminim tarifsizdir, ama "sorumluluk".. Ve çoğu insanın bodozlamasına girdiği ve çoğu insanında düşünmekten ve korkmaktan cesaret edemediği eylem..
Ah bilemiyorum Alfonso, ne zaman başımıza gelir, lakin ben şu an korkma devresindeyim.
Kedi iyidir şimdilik. En azından maması ve tuvaletiyle sen ilgileniyorsun. Gazı guzu yok.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder